Bu eşsiz tur, Türkiye’nin batısında ve Ege kıyılarında yer alan saklı köyleri, antik kentleri ve doğa harikalarını keşfetmenizi sağlıyor. Tarih, doğa ve kültürün iç içe geçtiği rotada, antik Yunan ve Roma izlerini sürecek, masmavi denizleri görecek, geleneksel köylerde lezzetli tatlar deneyeceksiniz. Tur kapsamında Bergama’dan başlayarak Birgi, Urla, Alaçatı, Çeşme, Seferihisar, Sığacık, Şirince, Kuşadası, Doğanbey, Miletos, Didim, Bafa Gölü, Pamukkale, Salda Gölü, Dalyan ve Fethiye üzerinden Rodos’a uzanan geniş bir coğrafya keşfedilecek.
Düsseldorf-İzmir:
Düsseldorf-İzmir'e Geliş, İzmir Tarihi Asansör ve Saat Kulesi Turu. Akşam yemeği ve konaklama için Otele geçiş.
İzmir, Bergama, Asklepion, Sardes, Birgi
Sabah otelde alacağımız kahvaltı sonrasında Bergama Antik Kentine gitmek üzere otobüsümüze biniyoruz. İlk olarak adını Yunan sağlık tanrısı Asklepeion’dan alan ve günümüze kadar kalan tek antik Yunan hastanesi olan Asklepion'u ziyaret ediyoruz. Oldukça ilginç mimarı yapılara ve büyüleyici bir manzaraya ev sahipliği yapan Pergamon Antik Kenti'ni ziyaret ediyoruz. Akropol olarak adlandırılan bu bölümde Trajan Tapınağı, Athena Tapınağı, Antik Tiyatro, Zeus Altarı, Pergamon Kütüphanesi, Saraylar, Arsenal yapılarını görüyoruz. Ardından Antik Yunan dünyasında hala ayakta kalan en büyük Roma yapılarından biri olan Kızıl Avlu'yu (Mısır Tanrıları Tapınağı) ziyaret ediyoruz. Öğle yemeği molası sonrası rotamızı Lidyalılara Başkentlik yapmış, paranın icat edilerek ilk kullanıldığı yer Sardes; Artemis Tapınağı, Gymnasyum, Sefarad Sinagoguve öyküleri ile ilk kez tanık olacağınız bir ören yeri. Tarihte çok önemli olan bu antik şehri gezdikten sonra Birgi Çakıroğlu Konağı'na gidiyoruz. Birgi’nin en güzel ahşap eserlerinden biri olan Çakırağa Konağını ziyaret ediyoruz. Selçuklu mimarini yansıtan 1300'lü yıllarda inşa edilen Ulu Camii ve 1500'lü yılların ileri gelenlerinden Birgi Dede Türbesi ‘ni ziyaret ediyoruz. Ödemiş merkezde çay ve kahve içmek için serbest zaman sonrası Nazarköy’e gidiyoruz nazar boncuğunun yapımı hakkında bilgi aldıktan sonra alışveriş molası verdikten sonra akşam yemeği ve konaklamak için otelimize dönüyoruz.
Sabah Kahvaltısı: Otelde Set Menü veya Açık Büfe Olarak Alınacaktır. (Fiyata Dahildir.)
Öğle Yemeği: Belirlenen Restoranda veya Serbest Zaman Olarak Alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Otelde Açık Büfe veya Set Menü Olarak Alınacaktır. (Fiyata Dahil)
İzmir, Ilıca Plajı, Alaçatı, Sığacık, Kuşadası
Sabah otelde alacağımız kahvaltı sonrasında otelimizden ayrılarak ilk durağımız Çiçekli Köy olacak Rehberimizin anlatımı eşliğinde Türkiye’de gerçekleştirilen ilk temalı festival olan Oyuk (Korkuluk) Festivalinin ana yurdu Barbaros Köyü’nü ziyaret edeceğiz. Denizden uzak olması nedeniyle adı sanı pek duyulmamış olan Barbaros Köyü’nün hemen girişinde sizi bir anıt karşılıyor olacak. Anıtın ve üzerinde yer alan 36 ismin neden bu denli önem taşıdığını rehberimizin bilgilendirmelerinin ardından öğreneceğiz. Ardından köyün eşsiz ve doğal halini gezmeye başlıyoruz. Siz değerli misafirlerimiz ile köyümüzü adım adım gezerken eşsiz doğasıyla birçok televizyon dizisi için doğal bir set görevini gördüğüne tanıklık ediyoruz. Gezimiz sırasında köyün adını duyurmasına sebep olan ve kısa sürede olmasına rağmen adına festival düzenlenen Oyukları (Korkuluk) görüyoruz. Türkiye'nin ilk temalı festivali olan Oyuk (Korkuluk Festivalini) gerçekleştiren Barbaros Köyünün festival sonrasında da köyün birçok noktasında sergilenen Oyukları fotoğraflayıp, bir sonraki köyümüzü ziyaret etmek için yolumuza devam ediyoruz. Kısa bir yolculuğun ardından bir sonraki köyümüz ise İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı tek Türkmen Köyü olan ve Türkiye’de Slow Food (Yavaş Gıda) özelliğine sahip köyü olan Germiyan Köyü oluyor. Türkiye’de Slow Food (katkısız gıdalar üretmek ve geleneksel yemekleri yaşatmak) hareketine katılan tek köyümüz olan Germiyan Köyü ve köyün sokaklarında dolaşırken evlerin ve sokakların çiçek motifleriyle boyanmış olduğunu göreceksiniz. Her evin kendi içindeki güzelliklerini fotoğraflıyor ve anılarımıza bir yenisini ekliyoruz. Köyümüzde kısa kısa vereceğimiz fotoğraf molalarımızın sonrasında köy meydanında alışveriş molası veriyoruz. Bu moladaki tavsiyemiz köylülerin kendi üretip sattığı ekşi mayalı ekmeğin ve doğal zeytinyağının damak çatlatacak tadına bakmanızdır. Köy meydanında vereceğimiz kısa alışveriş molamızın ardından, Susuz Yaz filminin çekildiği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığın 2012 yılında yaptığı yarışmayı kazanan Türkiye’nin en temiz köyü, ülkemizin tiyatrosu olan ilk ve tek köyü Bademler Köyü’nü gezeceğiz. Sadece İzmir’in değil, tüm Türkiye’nin en farklı köylerinden biri olan Bademler Köyü, Türkiye’nin ilk ve tek köy tiyatrosuna ev sahipliği yapmasıyla ün yapmıştır. Ama diğer özelliklerini öğrendikçe daha da çok sevip, âşık olacağınız köyümüzü sizlerle birlikte rehberimiz eşliğinde geziyoruz. Bu gezimiz sırasında Bademler Köy Tiyatrosu, Musa Baran Çocuk Oyunları Müzesi gezeceğimiz yerler arasında olacak. Bu gezilerimizin ardından köy meydanında, serbest zaman vereceğiz. Bu serbest zamanda bir köy kahvesinde soluklanabilir veya Bademler Köyü’ne özel ''Godalak'ın'' tadına bakabilirsiniz. Serbest zamanın ardından Alaçatı'ya hareket ediyoruz. Keyifli bir yolculuğun ardından bizleri karşılayan Yel değirmeni ile turumuza başlıyoruz. Rehberimiz bilgilendirici anlatımları ile Arnavut kaldırımlı sokakları adım adım arşınladıktan sonra, Alaçatı’nın en güzel yerel ürünlerini ve keyifli hediyelikleri alabileceğimiz Alaçatı Pazarı’nda serbest vakit vereceğiz. Alaçatı’nın meşhur sokakları ve Rum mimarisi yapılarını fotoğraflayabilmeniz için sizlere ayrıca serbest zaman vereceğiz. Buradaki serbest zamanımızın ardından Çeşme Kalesi ile gezimize devam ediyoruz. Kalenin muhteşem manzarası eşliğinde rehberimizin anlatımını dinliyoruz. Çeşme Kalesi sonrası Osmanlı Devleti’nde sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamı ve askeri olan, evcilleştirdiği bir aslan ile dolaşması ile meşhur olan Cezayirli Gazi Hasan Paşa Anıtı’nı ziyaret ediyoruz. Buradaki ziyaretimizin ardından 1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan Kervansaray’ı görüyoruz ve rehberimizden hem kervansaray hem de çeşme hakkında genel bilgileri dinliyoruz. Rehberimizin bilgilendirici anlatımlarının sonrasında siz değerli misafirlerimize Çeşme Meydanı’nda öğle yemeğimiz için serbest zaman veriyoruz. (Esktra) Öğlen yemeğimizin ardından mola bir süre mola vereceğiz. Bu molada dilerseniz Çeşme Kordon’da gezebilir veya çay kahve içerebilirsiniz. Mola sonrası yöresel mimarisine, geleneklerine, göreneklerine, sahip çıktığından dolayı 2009 yılında Türkiye’de ilk Cittaslow (Yavaş Şehir) unvanını kazanmış olan Seferihisar’a hareket ediyoruz. Keyifli bir yolculuğun ardından Seferihisar'a gelmiş oluyoruz. Bazı dizi filmlerin çekildiği Sığacık’a hareket ediyoruz. Sığacık'ta Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış Osmanlı Kalesi’ni, iç kalede inşa edilmiş ve otantikliğini kaybetmemiş evleri ve sokakları yürüyerek gezeceğiz. Sakin şehrimiz Seferihisar’ı doyasıya gezdikten sonra akşam yemeği ve konaklama için Kuşadası’na doğru hareket ediyoruz.
Sabah Kahvaltısı: Otelde Set Menü veya Açık Büfe Olarak Alınacaktır. (Fiyata Dahildir.)
Öğle Yemeği: Belirlenen Restoranda veya Serbest Zaman Olarak Alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Otelde Açık Büfe veya Set Menü Olarak Alınacaktır. (Fiyata Dahil)
Kuşadası, Şirince, Efes Antik Kenti, Meryem Ana Evi, Pamukkale
Sabah otelde alacağımız kahvaltı sonrasında otelimizden ayrılarak ilk gezi noktamız olan Meryem Ana’nın Evi’ni ziyaret etmek için Selçuk’a doğru yola çıkıyoruz. Bir dönem Hz. Meryem’in yaşadığı ve en son görüldüğü yer olarak kabul edilen bu kutsal mekân çeşitli papaların ziyaretine ve Patriklik Kutsanmasına layık görülmüştür. İlk hac ziyareti 1896'da gelen Papa XIII. Leo tarafından yapılmıştır. Hıristiyan Alemi için kutsal sayılan yerde gezimizi gerçekleştirip, rehberimizden bilgiler aldıktan sonra Dünya Başkentlerinden biri olan Efes Antik Kenti’ne doğru hareket ediyoruz. Roma İmparatorluğu’nun ihtişamlı günlerinin adeta bir yansıması olarak nitelendireceğimiz Efes Antik Kenti’nde rehberimizin anlatımları eşliğinde gezimize başlıyoruz. Efes Harabeleri, Agora, Antik Tiyatro, Yamaç Evler, Odeon, Herakles Kapısı, Traianus Çeşmesi, Hamam ve Celcus Kütüphanesi gezeceğimiz yerler arasındadır. Gezilerimiz sırasında rehberimizden bu yerlerin tarihi hakkında bilgiler alırken, muhteşem fotoğraflar da çekebilirsiniz. Efes Antik Kenti gezimizi tamamlayıp otobüsümüzde buluştuktan sonra öğle yemeği molamız için hareket ediyoruz. Öğle yemeği molamızın ardından Türkiye’nin en estetik köylerinden biri olan Şirince’ye doğru hareket ediyoruz. Zeytinlikler arasında devam eden yolculuğumuz ile eski adı Çirkince olan Şirince’ye varıyoruz. İlk olarak bölgenin en nefis meyveli şaraplarının bulunduğu Şarap Evi’ni ziyaret ediyoruz. Daha sonra rehberimizin köy hakkında vereceği bilgilerin ardından köyde serbest zaman veriyoruz. Bu serbest zaman sırasında kumda kahve içerek köyün keyfini çıkarabilir veya köy içerisinde dolaşarak fotoğraflar çekip, hediyelik eşya alışverişi yapabilirsiniz. Serbest zamanımızın bitiminin ardından bu şirin köye veda ediyoruz ve Menderes Deltası'nın en son bölümünde bulunan Karina.Türkiye'nin belkide en bakir bölgesi olan Dilek Yarımadası'nda doğa ile iç içe unutamayacağınız anılarla Ege Denizi'nin sunduğu muhteşem lezzetleri tatmak istiyorsanız buraya mutlaka geliyor olmalısınız,çünkü yer gerçekten gizli kalmış bir cennet..Biz bu gizli cennette sabah kahvaltımızı yaptıkdan sonra ( extra ) Doğan Bey'e geçiyoruz.Doğanbey köyü Eski Doğanbey ve Yeni Doğanbey olarak 2’ye ayrılıyor. Gezilesi olan yer eski olanı, Domatia olarak da geçiyor köyün ismi. Burası eski bir Rum yerleşkesi, yine bir mübadele kurbanı. Rumlar burayı terkederken güzelim taş evlerini tahrip edip gitmişler. Tahrip olmuş binalar, dağlık yapısı, tarım alanına uzaklığı ve rüzgar almasından ötürü yeni gelen Türkler buraya yerleşmek yerine Yeni Doğanbey’i kurmuşlar.Domatia’daki, yani Eski Doğanbey’deki Rum evleri aslına sadık kalmak koşulu ile restore edilmiş. Burası zamanla tarihi dokuyu korumayı amaçlamış, doğasever zenginlerin yaşadığı bir köy haline gelmiş. Sırtını dağa yaslamış mimari harikası taş evler aynı zamanda deniz manzaralı. Sokaklar arnavut kadırımlı, bahçeler bakımlı.Bu şirin köyümüzün sokaklarında gezinerek bol bol fotoğraf çekimlerimizi yaptıkdan sonra yönümüzü Priene Antik Kentine çeviriyoruz. Priene, Samsun Dağı’nın güney yamacında, Söke ilçesinin 15 km güneybatısına kurulmuş önemli antik kentlerden biridir. 370 m yükseklikte sarp bir kaya üzerine kurulması saldırılara karşı koymada avantaj sağlamıştır. Ayrıca yüksek bir yerde olması kentin farklı yönlerden de görülebilmesine imkân sağlamaktadır. Miletos gibi Ion Birliğinin bir üyesi olduğu kabul edilen Priene hakkındaki ilk bilgilere ise M.Ö. 7. yüzyıl ortalarında antik kaynaklarda rastlanmaktadır. Rehberimiz tarafından bilgilendirilerek gezeceğimiz antik kentimizin ardından İlk kurulduğunda deniz kenarı bir liman şehri olan fakat günümüzde denizden 10 km. uzaklıkta bulunan Milet Antik Kenti'ne geçiyoruz. Milet antik şehrinde ilk yerleşimler MÖ 2000 ortalarında başlamış, Myken kolonisi ile varlığını sürdürmüş, daha sonra İyonlar tarafından yeniden kurulmuş. İyonlar’ın dört önemli şehir limanından biridir. Milet Ören Yeri, şehrin kuruluşunda uygulanan ızgara planı ile tanınıyor. Bu yüzden şehir çok iyi düzenlenmiş. Milet antik şehri, MÖ 38 yılında Roma imparatorlarının özel ilgisi sayesinde özerkliğini elde etmiş ve diğer İyon şehirleri arasında metropol düzeyine ulaşmış olan bu önemli antik kentimizi rehberimizden dinledikten sonra fotoğraf çekimlerimizi de yapıp Didim'e doğru hareket ediyoruz. Didim'de alacağımız öğle yemeği molamızın ardından Antik coğrafyacı Strabon,nun en büyük ve en görkemli tapınak olarak kabul ettiği Apollon Tapınağı’na gidiyoruz.Antik dünyanın en önemli kehanet merkezlerinden biri olarak ünlenen tapınak Dört yanından basamaklarla çıkılan bir platform üzerinde çift sıra oturtulmuş 124 sütunla çevrelenmiştir. Tapınak M.Ö 494’te, Miletos’a saldıran Pers ordusu tarafından tahrip edilmiştir. Yeniden yapımı ise Büyük İskender’in bölgeyi Pers hakimiyetinden kurtarmasıyla başlar. İnşası M.S. 2. yüzyıl ortalarına dek süren görkemli tapınak, tam olarak bitirilememiştir. Yeniden inşaasında bugünkü formunu alan tapınağın boyutları yaklaşık 109x51 metredir. Yapının ortasında bulunan, zamanında yalnızca rahip ve kâhinlerin girebildikleri 53x21 m. boyutlarındaki “Sella Kutsal Alanı”, görülmeye değerdir. Hayranlıkla izleyeceğimiz ve dinleyeceğimiz Apollon Tapınağından sonra artık göl kenarında bir çay içelim diyoruz ve Bafa Gölünün hemen kenarında olan Bafa Gölü manzarası eşliğinde çaylarımızı içtikten sonra akşam yemeği ve konaklama için Pamukkale’ye geçilecektir.
Sabah Kahvaltısı: Otelde Set Menü veya Açık Büfe Olarak Alınacaktır. (Fiyata Dahildir.)
Öğle Yemeği: Belirlenen Restoranda veya Serbest Zaman Olarak Alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Otelde Açık Büfe veya Set Menü Olarak Alınacaktır. (Fiyata Dahil)
Pamukkale Travertenler, Hierapolis, Tekstil Atölyesi, Salda Gölü, Fethiye
Sabah otelde alacağımız kahvaltı sonrasında otelimizden ayrılarak ilk gezi noktamız olan Pamukkale’de ilk durağımız olan Laodikya Antik Kenti’ne geçiyoruz. M.Ö. 3 yy’ın ortalarında Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından karısı Laodike adına kurulmuş Antik Kent’te kazı çalışmaları devam ettiği için izin verilen alanlarda gezimizi gerçekleştiriyoruz. Gezimizin ardından Unesco Dünya Kültürel ve Doğa Miras Listesi’nde yer alan Hierapolis Antik Kenti’ne geçiyoruz. Hierapolis Antik Kenti 2 bin yıl önce Pamukkale Travertenlerinin güzelliğine ve çekiciliğine karşı koyamayan Bergama Krallığı tarafından Travertenlerin hemen yanına inşaa edilmiştir. Hierapolis Antik Kenti gezimize Anadolu’nun en büyük Nekropü ile Şehrin surları dışında kalan Hamam Binası ile başlıyoruz. Daha sonra şehrin ana caddesi Domityanus Kapısı ve Latin Binası’nı gezerken fotoğraflıyoruz. Daha sonra Anadolu’nun en iyi şekilde korunarak günümüze gelmiş Hierapolis Antik Tiyatrosu’na çıkarak rehberimizden Antik Tiyatro ile ilgili bilgiler alıyoruz. Hierapolis Antik Tiyatro aynı zaman bizi muhteşem Antik Kent ve Denizli manzarası ile büyüleyecektir. Fotoğraflarımızı çektikten sonra Apollon Tapnağı ve Cehennem’in giriş kapısı olarak bilinen Plutonium yani cin Aralığı’nı rehberimizden dinleyip geziyoruz. Ardından Sütunlu Cadde üzerinde yapacağımız yürüyüş sonrasında Dünyada benzeri sadece İtalya’da Travertino isimli kasabada görülebilen, bembeyaz dokusuyla 2 bin yıl önce Bergama Krallığı’nı hayran bıraktığı gibi bizi de kendisine hayran bırakan Pamukkale Travertenlerine ulaşıyoruz. Travertenlerde yürüyüşe izin verilen terasta gezerken Denizli Ovası’na hâkim manzarasıyla çektiğimiz fotoğraflar bizlere unutulmaz anılar olarak kalacaktır. Buradaki zamanımızı tamamladıktan sonra öğle yemeğimiz için mola veriyoruz. Öğle yemeğimizi aldıktan Türkiye'nin Leblebi ihtiyacının % 80'ini karşılayan, "Leblebi'nin Başkenti" olan Serinhisar Leblebi Çarşısında sevdiklerimize hediyelik eşyalarımızı almak için sizlere serbest zaman veriyoruz. Serbest zamanımızın sonrasında Türkiye'nin Maldivler’i olan Salda Gölü'ne varıyoruz. Kısa bir mola sonrası Fethiye’ye doğru hareket ediyoruz.
Sabah Kahvaltısı: Otelde Set Menü veya Açık Büfe Olarak Alınacaktır. (Fiyata Dahildir.)
Öğle Yemeği: Belirlenen Restoranda veya Serbest Zaman Olarak Alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Otelde Açık Büfe veya Set Menü Olarak Alınacaktır. (Fiyata Dahil)
Fethiye, Rodos
Sabah otelde alacağımız kahvaltı sonrasında Fethiye limanına gidiyor ve Rodos’a gitmek için yola koyuluyoruz. Keyifli ve hızlı bir feribot yolculuğunun ardından Rodos’a ulaştığımızda ilk olarak ada merkezinde gezintiye çıkıyoruz. Bu esnada Yeni Çarşı (Mandriaki ), Metropolithane, İtalyan mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Adliye Binası, Deniz Kuvvetleri Binası, Postahane, Valilik, Devlet Tiyatrosu ve Murat Reis Camii gibi yapıları yakından görüyoruz. Günün en güzel saatinde Rodos Eski Kent’e tarihi sur duvarlarını geçerek ilk adımımızı atıyoruz. St. John Şövalyeleri, Osmanlı ve İtalyanların ortak birikimini yansıtan kaleiçinde Şövalyeler Caddesi, Müslüman Kütüphanesi, heykel ve mozaikleriyle ünlü Grand Master ( Büyük Usta ) Sarayı ve bir zamanlar şövalyelerin hastanesi olan Arkeoloji Müzesi, Süleyman Cami, Saat Kulesi, Türk Okulu ve İbrahim Paşa Cami gibi yapıları yakından tanıdıktan sonra dünyanın yedi harikasından biri sayılan Rodos Apollon Heykeli’nin sanatkarı kabul edilen Kharis’in doğum yeri olan Lindos’a gitmek için adanın güneyine doğru gezimize başlıyoruz. İlk olarak yolumuz üzerinde bulunan Kolympia’da Rodos’a ait bal, reçel, ouzo, şarap ve hediyelik eşyaların hepsinin ekonomik fiyatlarla satıldığı bir alışveriş merkezine uğruyor ve Rodos ürünlerinden alma şansı yakalıyoruz. Daha sonra çivit mavisi boyalı ve beyaz badanalı evleri ile görsel bir şölen sunan Lindos’a ulaşıyoruz. Tarihi akropolu, eski kiliseleri ve daracık sokakları ile ünlü Lindos’ta hem öğle yemeğimizi alıyor hem de doyasıya geziyoruz. Gün sonunda Rodos’un önemli tatil beldelerinden biri olan Faliraki ve Kalithea Sahili’ni izleyerek Rodos Limanı’na dönüyoruz. Akşam yemeği ve konaklama için Fethiye’ye dönmek üzere feribota biniyoruz.
Sabah Kahvaltısı: Otelde Set Menü veya Açık Büfe Olarak Alınacaktır. (Fiyata Dahildir.)
Öğle Yemeği: Belirlenen Restoranda veya Serbest Zaman Olarak Alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Otelde Açık Büfe veya Set Menü Olarak Alınacaktır. (Fiyata Dahil)
Fethiye, Ölüdeniz, Kayaköy, Göcek, Dalyan Tekne Turu, Caretta Caretta, Kaunos Kral Kaya Mezarları
Sabah otelde alacağımız kahvaltı sonrasında Fethiye’nin en tanınmış yüzü ve dünyalara değer güzelliği ile Ölüdeniz’e gidiyoruz. Sevdiğini azgın dalgalarda yitiren ve onsuz yaşayamayacağını anlayıp kendini Babadağ’dan aşağıya atan Belcekız’ın hüzünlü efsanesinden adını alan Belcekız Plajı'nı görüp, Ölüdeniz’de yüzme molası veriyoruz. Dileyen misafirlerimiz burada Ekstra Yamaç Paraşütü etkinliğimize katılabilirler. Babadağ’dan Ölüdeniz’e doğru olan bu atlayış, Yamaç Paraşütü konusunda Dünya’nın en güzel güzergahı olarak kabul ediliyor. Güzel geçen molamızdan sonra Yörük Pazarı'na gidiyoruz. Fethiye'de Yörük kültürünün tanıtıldığı, Fethiye ve çevresinden çıkan birçok bitki, yağ ve balın sunulduğu ayrıca Bal, Reçel, Pekmez, Zeytinyağı bu noktada tadım ve tanıtımların ardından arzu eden misafirlerimiz alışveriş yapabilirler. Ölüdeniz’deki keyifli dakikaların ardından Eski adı Levissi olan Kayaköy’e doğru yol alıyoruz. Lozan Antlaşması’nın sonucunda mübadele ile terk edilmiş eski bir Rum Köyü olan Kayaköy’ü gezerken 1920’li yılları yaşayacak, sokaklarında dolaşırken o dönem insanlarının yaşantılarından esintiler bularak onların hüzünlü gidiş öykülerine ortak olacaksınız. Kayaköy gezisi sonrası otelimize. Daha Sonra Göcek üzerinden; deniz, kumsal, güneş üçlüsüne eşlik eden tarih ve doğa zenginliği ile Köyceğiz Gölü’nü denize bağlayan antik dönemde Calbis adı verilen fiyort tipi doğal kanalın kıyısı olan Dalyan’a varıyoruz. Dalyan Kanalı’ndan bineceğimiz tekne ile Caretta-Caretta kaplumbağaları ve Nil kaplumbağalarının yumurta bırakma bölgesi olan İztuzu Plajı’na doğru keyifli bir tekne yolculuğu Dalyan Tekne Turu yapıyoruz. Bu gezimizde, sazlıklar ve Kaunos Kral Mezarları gezimize ayrı bir keyif katacaktır.
Sabah Kahvaltısı: Otelde Set Menü veya Açık Büfe Olarak Alınacaktır. (Fiyata Dahildir.)
Öğle Yemeği: Belirlenen Restoranda veya Serbest Zaman Olarak Alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Otelde Açık Büfe veya Set Menü Olarak Alınacaktır. (Fiyata Dahil)
Kaputaş Plajı, Kaş, Üçağız, Kekova Mavi Yolculuk Tekne Turu, Kekova Adası, Simena Kalesi, Tersane Koyu, Batık Şehir
İlk önce sizleri soğuk bir duş almanız için Saklıkent Kanyonuna götürüyoruz. Dileyen misafirlerimiz Toros Dağları`nın gölgesindeki bu muhteşem kanyonun içerisine girerek buz gibi sularında kısa bir yürüyüş yapacağız. Arzu eden misafirlerimiz de ya sıcak çaylarını yudumlayabilir ya da Zipline, Bungee jumping, Ringo, Rafting gibi aktivitelerden yararlanabilirler. Likya Turumuzun bu gününde sizlere özel olarak sunduğumuz Kınık- Kalkan güzergâhını takip ederek dünyanın en güzel plajlarından biri olarak kabul edilen Kaputaş Plajı’na ulaşıyoruz. Bu muhteşem koyu panoramik (trafik durumuna bağlı olarak otobüsten görebiliriz) olarak görüp Kaş’a ulaşıyoruz. Kaş’ta vereceğimiz yol üzerinde Seyir Terasında muhteşem fotoğraflar çekebilir ve manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Yunan Adası olan Meis Adası’nı fotoğraflayabilirsiniz. Ardından Üçağız Köyü’ne gidiyor siz değerli misafirlerimiz ile tarihe şahitlik yapacağımız aynı zamanda masmavi denizin tadını çıkaracağımız Kekova Tekne Turumuza çıkıyoruz. Tekne turumuzda Anadolu’nun en küçük tiyatrosunu barındıran Simena Kalesi’ni ve denizin içindeki lahitleri uzaktan görüp fotoğraflama imkânı bulacağız. Ayrıca Kekova Adası, Batık Şehir, Hamidiye Koyu, Tersane Koyu bu turumuzda başlıca göreceğimiz yerler olacak. Bu noktalarda vereceğimiz yüzme molaları sonrası otelimize dönüyoruz. Tekne turuna katılmayan misafirlerimiz Üçağız Köyü'nde serbest gezi yapabilirler. Akşam yemeği ve sonrasında gece saat 2 de Düsseldorf uçağına binmek üzere hareket edilecektir.
Sabah Kahvaltısı: Otelde Set Menü veya Açık Büfe Olarak Alınacaktır. (Fiyata Dahildir.)
Öğle Yemeği: Belirlenen Restoranda veya Serbest Zaman Olarak Alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Belirlenen Restoranda veya Serbest Zaman Olarak Alınacaktır. (Ekstra)
*Fiyatlandırma Düsseldorf kalkışlı biletler için geçerlidir. Avrupanın her yerinden ve her havalinanından katılmak mümkündür. Bu tura diğer havalimanlarından katılmak isterseniz fiyat bilgisi için bizimle irtibata geçebilirsiniz.
*Fiyatlandırma erken rezervasyonlar için geçerlidir. Geç başvurularda fiyat farkı oluişabilir
*Çocuklu ailelerin katılımında indirim talebi için lütfen acente yetkilisi ile irtibata geçiniz.
*Fiyatlandırma çift kişilik odalarda kişi başı konaklama üzerinden baz alınmıştır. Odalarda tek kişi konaklamak isteyen misafirlerimizin toplam ücrete ek +250 € ek ücret ödemesi gerekmektedir. Tek konaklama talebi için lütfen acente yetkilisi ile irtibata geçiniz.
En yeni turlarımızı ve size özel fırsatları kaçırmamak için şimdi
hemen üye olun.
İlk yorumu siz yapın